MEDLİNE TÜP BEBEK MERKEZİ ADANA
Randevu için: 0322 455 25 50
Randevu için: 0322 455 25 50
Kadınlarda hormon dengesinin deÄŸiÅŸmesiyle doÄŸurganlığın sona erdiÄŸi dönemdir. DoÄŸal bir olgunlaÅŸma sürecidir. Bir kadının menopoza girdiÄŸinden söz etmek için son adet tarihinden itibaren bir yıl geçmiÅŸ olması gerekmektedir. Genellikle doÄŸurganlık fonksiyonunun kaybı ile birlikte fiziksel ve ruhsal özelliklerin olumsuz etkileneceÄŸine inanılır.
Bu dönemde kadınlık hormonları östrojen ve projestin salınımı azalır. Yumurtalıkların fonksiyonu azalır. Yumurtlama fonksiyonu daha önce olduÄŸu gibi düzenli olmaz. Adet kanamaları düzensizleÅŸir. Zamanla kadınlar adetten tamamen kesilir. Ama kadınlar menopoz döneminde sekse karşı ilgilerini kaybetmezler. Aksine adet olmayışından ve gebelik riskinin kalmamasından dolayı çoÄŸu kadın bu konuda kendini daha iyi hisseder.Ortalama menopoz yaşı; 48 – 50′dir. Genellikle menopoz dönemi 40 ile 60 yaÅŸ arasında arasındadır. Menopoza girme yaşı toplumdan topluma deÄŸiÅŸiklik göstermektedir. Ä°yi beslenemeyen, zayıf, vejetaryen, rahmi alınan, anne karnında iken geliÅŸme geriliÄŸi olan ve yüksek yerlerde yaÅŸayan kadınlarda menopoz yaşı biraz daha erken olabilmektedir. Ayrıca sigara içen kadınlar menopoza daha erken girmektedir. GeliÅŸmiÅŸ toplumlarda çeÅŸitli çevresel etkilerin bu yaşı etkilediÄŸi kabul edilmektedir.
Ä°nsanın yaÅŸam süresinin uzaması ile birlikte kadınların menopozda geçirdikleri yaÅŸam süresi de artmaktadır. GeliÅŸmiÅŸ ülkelerde kadın yaÅŸamının 1/3′ünü menopoz dönemi oluÅŸturmaktadır.
Aylık adetler vücudun gebeliÄŸe hazırlandığı karmaşık fonksiyonların sonucudur. Beyin ve yumurtalıkların birlikte hareket ederek salgıladıkları hormonlar ile yumurta geliÅŸimini saÄŸlar. Bu hormonlar aynı zamanda yumurtlamaya, yani yumurtanın içinde geliÅŸtiÄŸi folikülden (keseden) salınımına neden olur. Bu hormonların etkisi ile gebeliÄŸe hazırlanan ve kalınlaÅŸan rahmin iç tabakası, gebelik oluÅŸmadığında adet kanaması olarak dökülür. YaÅŸ ilerledikçe yumurtalıklar da yaÅŸlanır, 40 yaÅŸ civarında yumurtalıklar beyinden gelen hormonal sinyallere daha az cevap verir ve daha az östrojen salgılar. Adetler düzensizleÅŸir ve menopoz öncesindeki bu dönemde östrojen seviyesi hızlı bir düÅŸüÅŸ gösterir. Sonunda yumurtalıklarda yumurta geliÅŸimi ve östrojen üretiminin durması ile adetler kesilir ve menopoz baÅŸlar. 6 aydan daha fazla adet gecikmeleri araÅŸtırılıp kandaki östrojen ve yumurtlamayı uyaran hormon (FSH) seviyeleri ölçülerek kesin tanı konulur.
Perimenopoz deyimi düzenli menstürasyondan menopoza geçiÅŸ dönemini ifade eder. Perimenopoz adını verdiÄŸimiz geçiÅŸ döneminde, yumurtalıklardaki yumurta sayısı iyice azaldığı için, yumurtlama olayı daha seyrek görülür.
Kadınlar genellikle annelerinin menopoza girdiÄŸi yaÅŸta son adetlerini görürler. Yaşı ne olursa olsun cerrahi olarak yumurtalıkları çıkarılmış kadın menopoza girmiÅŸ kabul edilir. Rahmi çıkarılıp yumurtalıkları bırakılan kadınlarda adet kanaması olmaz ama yumurtalık fonksiyonları devam ettiÄŸi sürece menopoza girmiÅŸ olmazlar.
Bir kadının 40 yaşından önce menopoza girmesi ise erken menopoz olarak deÄŸerlendirilir. EÄŸer adetleriniz sona ermiÅŸse bazı basit kan tetkikleri yapılarak menopoz döneminde olup olmadığınız anlaşılabilir. Menopoz yavaÅŸ geliÅŸen bir süreçtir. 6 – 12 ay arası bir süre boyunca adet kesilmemiÅŸse menopoz dönemi baÅŸlamamış olabilir. Bu süre içinde gebe kalmamak için doÄŸum kontrol yöntemlerini kullanmayı sürdürmek genellikle önerilir. Adet düzeninde deÄŸiÅŸiklik, aşırı kanama, her zamankinden daha uzun süren kanama, üç haftadan daha sık kanama, eÅŸinizle birlikte olduktan sonra kanama ve adet dönemleri arasında kanama olması halinde mutlaka doktora danışmanız önerilir.
Menopoz belirtilerinin en tipik örneÄŸi ateÅŸ basmasıdır. AteÅŸ basmasında baÅŸ, boyun ve göÄŸüs bölgesinde ani kızarıklık, vücut ısısında artış ve daha sonra aşırı bir terleme ile karakterizedir. Bu deÄŸiÅŸiklikler genellikle birkaç saniye sürmekle beraber, bazen bir saatte kadar uzayabilir. Genellikle 1-2 yıl sürmesine karşılık, kadınların yüzde 25′inde 5 yıldan daha uzun sürebilir. Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, en önemli faktörün östrojen hormonu seviyesindeki düÅŸme olduÄŸu düÅŸünülmektedir.
Vajina ve idrar yollarını örten epitel tabakasında incelme ve esneklik kaybı görülür. Ayrıca vajinada kuruluk yine görülen belirtilerden birisidir. Menopozda ruhsal problemlerin artığına dair genel bir kanı olmasına karşın, yapılan çalışmalar bunu desteklememektedir. Ayrıca menopozda depresyonun daha sık görüldüÄŸü görüÅŸü de artık kabul edilmemektedir. Ancak ateÅŸ basmalarına baÄŸlı olarak hastanın uyku kalitesi ve dolayısı ile günlük yaÅŸam kalitesinde bir bozulma görülebilir.
Ciltte kızarıklık, memede aÄŸrılar, sinirlilik, uyku bozuklukları, aşırı terleme, yorgunluk, isteksizlik, aşırı duygusallık, çökmüÅŸ ruh hali tipik belirtileridir. Yüzde artan kırışıklıklar, ten renginde soluklaÅŸma, saçlarda incelme ve dökülme, kırışık ve gevÅŸek cilt yapısı, yaÅŸlılık lekeleri, tırnaklarda kırılma, memelerde küçülme, yassılaÅŸma ve yumuÅŸama, tüylenme artışı, varislere eÄŸilimin artması, karında yaÄŸlanma ve gerginliÄŸin kaybolması, vajina duvarlarında incelme, kırışma, kuruluk, kaşıntı, iltihabi hastalıklara meÄŸil, cinsel iliÅŸki sırasında aÄŸrı, idrar kaçırma ve tüm ciltte sinir uçlarının harabiyeti ile karıncalanma hissi görülen diÄŸer belirtilerdendir. Menopozla birlikte hızla kilo alma, kan yaÄŸlarında artış, damar sertliÄŸine eÄŸilim, pıhtılaÅŸmaya eÄŸilim, yüksek tansiyon ve ÅŸeker hastalığı ortaya çıkmaktadır. Kadınlar bu dönemde potansiyel riskler açısından deÄŸerlendirilmeli ve kontrol altında tutulmalıdır. Rahim kanserinin erken tanısı için yapılan PAP-Smear testi, memelerin kontrolü için mammografi ve meme ultrasonografisi doktor kontrolünde mutlaka yapılmalıdır. Adet kesilmesinden sonra görülen kanama acilen doktora baÅŸvurulmasını gerektiren bir durumdur. Menopoz belirtilerinin çoÄŸu doktor tarafından uygun görüldüÄŸü takdirde hasta için uygun hormon replasman tedavisi ile giderilir, bazen de duygusal deÄŸiÅŸiklikler ve uyku bozukluÄŸuna yardımcı olmak için sakinleÅŸtirici verilebilir. Hormon replasman tedavisi ile uykuya dalma zamanı kısalmakta, uykunun REM dönemi uzamakta ve sonuç olarak uyku kalitesi artmaktadır.
Sıcak basmaları için ılık yerlerde mümkün olduÄŸunca hafif giyinme, pamuklu giysiler kullanma, soÄŸuk içeceklerden yararlanma ve alkolden kaçınma gibi önlemler faydalı olabilir.
Hormon tedavisine baÅŸlanmadan önce bu ilaçların olası yan etkileri ve uzun yıllar kullanılmasına baÄŸlı ortaya çıkabilecek durumlar hasta tarafından bilinerek ön hazırlıklar yapılmalıdır.
Ön araÅŸtırmalar:
Bu tetkikler hastanın durumuna göre en az 1 yıl aralıklarla tekrarlanır. Hormon replasman tedavisi, östrojen veya östrojen ile birlikte projestin içeren ilaçların kullanılarak menopoz belirtilerinin giderilmesidir. Hormon replasman tedavisi; sıcak basması, vajinal kuruluk, ve bazı idrar problemlerini azalttığı gibi osteoporoz (kemik erimesi) ve kalp hastalıklarını önleyerek baÅŸka faydalar da saÄŸlar. Hormon replasman tedavisi ile birlikte meme kanseri riskinin hafif arttığı belirtilmektedir. Yalnız östrojen kullananlarda rahim zarı endometrium kanserlerinde artış olduÄŸu gözlenmiÅŸtir. Bu yüzden rahmi alınmamış kadınlarda östrojen ile birlikte projestin içeren ilaçlar kullanılır. Ayrıca daha önce endometrium kanseri, meme kanseri, kan pıhtılaÅŸma bozukluÄŸu, felç, açıklanamamış vajinal kanama ve karaciÄŸer hastalığı saptanan kadınlara genellikle hormon replasman tedavisi önerilmez.
ÇoÄŸu kadın için hormon replasman tedavisinin faydaları, zararlarının önüne geçmiÅŸtir. Tedavinin getireceÄŸi faydalarla, riskleri doktorla konuÅŸulmalıdır.
Böylece diÄŸer tedavi seçenekleri de deÄŸerlendirilebilir. Uygun bir tedaviyle, eksik olan hormonlar yerine konulduÄŸunda görülen belirti ve hastalıkların birçoÄŸunun vereceÄŸi rahatsızlık en aza indirilebilir.
“Hormon Replasman Tedavisi (HRT)” olarak adlandırılan tedavide amaç; hormonal eksikliÄŸi gidererek, buna baÄŸlı rahatsızlıkların ortaya çıkmasını önlemek, varolanların gerilemesini saÄŸlamaktır. Hormon Replasman Tedavisi klimakterik dönemdeki (son adet tarihinin önce ve sonrasını içine alan dönem) kadının östrojen ve progesteron seviyelerini doÄŸurganlık dönemindeki seviyelere getirmeyi amaçlayan bir yerine koyma tedavisidir. YaÅŸlanmaya baÄŸlı olarak yumurtalıklardan üretilen östrojen ve progesteron seviyelerinde oluÅŸan düÅŸüÅŸler nedeni ile hem adetler düzensizleÅŸir, hem de bazı belirtiler (sıcak basmaları, gece terlemeleri gibi) ortaya çıkar.
Hormon Replasman Tedavisi (HRT), oral (ağızdan alınan tabletler ile), transdermal (cilde yapıştırılan bantlar ile), lokal ile (vajinal krem, tablet ile) yapılabilmektedir.
Progesteron verilmesinin ana amacı; östrojene baÄŸlı olarak artan rahim kanseri riskinin önlenmesidir. Hormon tedavisi birçok ÅŸekilde verilebilir.
Bu yöntemlerin belli baÅŸlıları ÅŸunlardır:
Östrojen ve progesteron içeren hapların ardışık verilmesi
Östrojen ve progesteron içeren hapların her gün birlikte verilmesi
Östrojenin patch ÅŸeklinde cilde yapıştırılması ve ağızdan alınan progesteron ile kombine edilmesi
Bunların dışında pellet ÅŸeklinde cilt altına uygulama, kas içine enjeksiyon ve vajinal uygulama gibi yöntemler nadiren kullanılmaktadır.
Bütün tedavi yöntemlerinde kalsiyum verilmesi tedavi etkinliÄŸini artırmaktadır. Ayrıca 70 yaşın üzerindeki hastalarda ve güneÅŸin az olduÄŸu yerlerde yaÅŸayanlara kış aylarında D vitamini önerilmektedir.
Ayrıca bölgesel etkilerin (vajen duvarının incelmesi, vajende kuruluk, vajende veya idrar yollarında enfeksiyon) giderilmesi ya da meydana gelmemesi için kullanılan krem, ovül, jel veya vajinal tablet formundaki preparatlar da kullanılabilir.
Hormon tedavisinin iki ana amaç menopozla birlikte artan osteoporoz (kemik erimesi) ve kalp-damar hastalıkları riskinin azaltılmasıdır. Bununla birlikte bazı kadınlarda çok ÅŸiddetli olabilen ve günlük yaÅŸamını etkileyebilecek hale gelen sıcak basması, terleme, çarpıntı ve yorgunluk gibi yakınmaların önlenmesidir.
Menopozda, hormon replasman tedaviye engel oluÅŸturacak bir hastalığı olmayan bütün kadınlara önerilmektedir. Tedavi süresi ÅŸu an için yaÅŸam boyu olarak kabul edilmektedir. Tedaviye menopoza girdikten hemen sonra baÅŸlamak tedavi baÅŸarısı için en uygun dönemdir. Ancak hangi yaÅŸta olursa olsun baÅŸlamanın yararlı olduÄŸu gösterilmiÅŸtir.
Rahim Kanseri Nedeniyle Tedavi Edilen Hastalar: Bu hastaların bir bölümüne hormon tedavisi baÅŸlanabilir. Tekrar olasılığı yüksek olan hastalarda tedavi sonrası 5 yıl beklendikten sonra eÄŸer nüks yoksa hormon replasmanına baÅŸlanabilir. Hormona duyarlı olmayan tümörü olan hastalarda tedaviye hemen baÅŸlanabilir.
Meme Kanseri Olan Hastalar: Bu konuda henüz bir görüÅŸ birliÄŸi bulunmamaktadır.
Kalp-Damar Hastalığı Olanlar: Yapılan çalışmalarda östrojen tedavisinin koroner anjioplasti yapılan kadınlarda damarların yeniden tıkanma olasılığını azalttığı görülmüÅŸtür. Ayrıca östrojenin kandaki kolesterol düzeyleri damar duvarı üzerindeki olumlu etkileri nedeniyle bu hastalarda östrojen baÅŸlamanın sakıncası yoktur.
Diyabetik Hastalar: Bu hastalarda kalp hastalıklarının görülme riski artmaktadır. Östrojenin kalp hastalıkları riskini azaltması ve insüline karşı duyarlılığı artırması dolayısı ile bu hastalara baÅŸlanmasının yararlı olduÄŸu düÅŸünülmektedir.
KaraciÄŸer Hastalıkları: Aktif karaciÄŸer hastalığı olmayan hastalarda tedaviye baÅŸlanabilir. EÄŸer hastanın kronik bir karaciÄŸer hastalığı var ise hormon tedavisine baÅŸlandıktan 1 ve 6 ay sonra karaciÄŸer fonksiyon testlerine bakılması ve bir bozulma izlenmezse hormon tedavisine devam edilmesi önerilmektedir.
Kontrol altındaki hipertansiyon, sigara kullanımı ve varis tedavi için bir engel oluÅŸturmaz.
Migreni olan hastalarda hormon seviyelerindeki deÄŸiÅŸikliklere baÄŸlı olarak aÄŸrı nöbetleri görülebilir. Bu nedenle her gün alınan devamlı tedavi yönteminin tercih edilmesi daha uygundur.
Daha önce hiçbir neden olmaksızın tromboemboli (damarda kanın pıhtılaÅŸması ve bunun diÄŸer organlara pıhtı ÅŸeklinde atılması) geçiren veya aktif tromboembolisi olan, aktif karaciÄŸer hastalığı olan hastalara kesin olarak önerilmemektedir.
Hayattan alınan zevki olumsuz etkileyebilecek belirtiler; kadınlık hormonları olarak adlandırılan Östrojen ve Progesteron adlı maddelerin salgılanmalarındaki deÄŸiÅŸim ve azalmalarla ortaya çıkmaktadır. Her kadın birbirinin aynısı olmadığı gibi gereksinimleri de farklıdır. Hormon replasman tedavileri hastaya özel ÅŸekilde kiÅŸiselleÅŸti.
Osteoporoz; metabolik bir kemik hastalığı olup kemiÄŸin yapısı ve ÅŸekli bozulmadan yoÄŸunluÄŸunda azalma olması halidir. Osteoporozun birçok nedeni bulunmaktadır. ÖrneÄŸin; düÅŸük kalsiyum alımı, uzun süre heparin kullanımı, tiroid veya paratiroid bezinin fazla çalışması, ÅŸeker hastalığı, alkol alımı gibi durumlar kemik erimesine neden olabilmektedir.
Menopoz ile görülen Tip I osteoporoz, hastaları adetten kesildikten sonraki ilk 15-20 yıl içerisinde etkilemektedir. Kadınlar menopozdan sonraki ilk 5 yıl içerisinde tüm kemik yoÄŸunluÄŸunun yüzde 15′ini kaybetmektedir. Azalan östrojen hormonunun etkisiyle kemik yapımını saÄŸlayan hücrelerin çalışmaması sorumlu tutulmaktadır.
YaÅŸlılıkla görülen Tip II osteoporozda ise azalmış kalsiyum alımı ve emilimi ile D vitamini eksikliÄŸi söz konusudur. 70 yaşın üzerindeki kadınların yüzde 25′inde, 80 yaşın üzerindeki kadınların yaklaşık yarısında omurga kırıkları görülmektedir. Tüm kalça kırıklarının ise yüzde 90′ı 70 yaşın üzerinde görülmektedir. Ä°nsan ömrünün uzadığı göz önüne alındığında bu istatistiki bilgilerin önemi açıkça ortaya çıkmaktadır. YaÅŸam kalitesinin bozulması ve hastane masrafları göz önüne alındığında osteoporoz konusunun önemli bir halk sorunu olduÄŸu ortaya çıkmaktadır. Kemik dokusunun temel minerali olan kalsiyumun yaÅŸlanma ve menopozdaki östrojen eksikliÄŸi sonucu kalıcı olarak kaybedilmesidir. Ä°lk 5-8 yılda kemik kaybı ortalama yılda yüzde 4-8 iken daha sonra kısmen azalarak kadın her yıl kemik dokusunun yaklaşık yüzde 1′ini kaybeder ve 75 yaşına geldiÄŸinde ortalama olarak 35 yaşındaki kemik dokusunun yüzde 30′unu kaybetmiÅŸ olur. Bunun baÄŸlı olarak menopozla beraber hızla artan kemik erimesi sonucu sessiz omurga kırıklarıyla bel aÄŸrıları, boyda kısalma ve kamburluk
ortaya çıkar. Menopozdan sonra bir kadında boy 65 yaşına kadar ortalama 4 cm, 75 yaşına kadar 9 cm kısalır. Omurga kemiklerindeki çökme kırıklarına baÄŸlı olarak ortaya çıkan kamburluk ve göÄŸüs kafesinin kemik yapısının bozulması sonucu hastada solunum sıkıntısı geliÅŸebilir. Kadınlar menopozda çarpma düÅŸme sonucu kalça, el bileÄŸi ve diÄŸer kemik kırıklarına da daha kolay maruz kalabilirler. Bu kırıklardan en ciddi olanı kalça kırığıdır ve kalça kırığından sonra hastalardan yüzde 12-20′si 2 yıl içinde kaybedilmektedir. Kalça kırığı geçirmiÅŸ hastaların geriye kalanlarının bir kısmı sürekli bakıma ihtiyaç duymaktadırlar.
DoÄŸal olarak hayat kalitesini etkileyen hatta insanları yataÄŸa bağımlı bile kılan bu hastalıktan korunma yolları mevcuttur. Östrojen kalsiyum kaybını engelleyerek kemiklerin yapısını korur. 30 yaşından sonra kemiklerden kalsiyum kaybı baÅŸlar, kemikler incelir ve zayıflar. Osteoporoz denen bu süreç menopozdan sonra belirgin bir ÅŸekilde hızlanır. Menopozdan sonra erken dönemde kemik kaybı hızlıdır ve östrojen tedavisi ile kemik kitlesi korunabilir. EÄŸer menopozdan sonra östrojen tedavisine baÅŸlamak için bir veya iki yıl beklenirse kaybedilen kemik kitlesini yerine koymak mümkün olmaz. Bu nedenle kemik kaybı bu aÅŸamaya gelmeden östrojen tedavisine baÅŸlanması gerekir. Süt ürünleri kalsiyumdan zengindir. Menopozda sadece kalsiyum alımı kemik kaybını engellemez, fakat kalsiyum östrojenle birlikte alınırsa kemik kaybı azalır. Düzenli egzersiz, kemik yoÄŸunluÄŸunun korunmasına yardımcı olur. Östrojen tamamlama tedavisinin özellikle menopozdan hemen sonra baÅŸlandığında kemik kaybını durdurduÄŸu bilinmektedir. Östrojen aynı zamanda kalp hastalığı riskini ve menopoza baÄŸlı diÄŸer bulguları azaltır. Doktorunuz sizin için uygun olan östrojen dozunu ve kullanım ÅŸeklini belirler.
Bu durumlardan herhangi birisi mevcut ise menopoza baÄŸlı bulguları tedavi etmek için doktorunuza alternatif metotları danışınız. Öncelikle menopoz dönemine girmiÅŸ hanımların düzenli egzersiz yapmaları, bol kalsiyum içeren gıda maddelerini tüketmeleri gerekmektedir. EÄŸer kullanılıyorsa muhakkak sigarayı bırakmak gerekmektedir.
Her gün 30 dakikalık yürüme ve basit ağırlık kaldırma, kas güçlendiren hareketler ilaçlar kadar önemlidir. Yaz aylarında güneÅŸ ışığından (ultraviyole) faydalanmak için düzenli güneÅŸlenme yararlıdır. Kırık oluÅŸmuÅŸsa uygun tedavi yapılır ve fizik tedavi ile rehabilitasyon saÄŸlanır. Kırıklara baÄŸlı ortaya çıkan kamburluk nedeniyle oluÅŸan aÄŸrı ve solunum sıkıntısı için fizik tedavi ve uygun atellerle hastaya yardımcı olunmaya çalışılır. Kırıkların oluÅŸumunun önlenmesi için ev hastaya göre yeniden düzenlenmelidir. Merdiven kenarlarına, banyo ve tuvalete tutunacak kollar yapılır. Elektrik kesilmesi anında oluÅŸabilecek çarpma ve düÅŸmeleri önlemek için özel pilli veya jeneratörlü lambalar merdivenlere yerleÅŸtirilebilir. Yerlerdeki kaygan örtü malzemeleri (halı, kilim v.b) sabit hale getirilebilir.
Östrojene baÄŸlı bulantı görülebilir. Östrojen uykudan önce alındığında veya cilde yapıştırılan tipleri kullanıldığında bu sorunla karşılaşılmaz. Östrojen kullanımı sırasında görülen diÄŸer bir yakınma ise memelerde ki gerginliktir. Son yıllarda geliÅŸen ilaç teknolojisiyle paralel olarak osteoporoz tedavisinde kullanılmaya baÅŸlanılan sentetik hormon algılayıcısı düzenleyici bir ajan olan raloxifen , özellikle yurtdışında osteoporozu önleme amacıyla çok kullanılmaktadır. Östrojene benzer olan bu yeni ilacın etki mekanizması kemik erimesini azaltarak kan -kalsiyum seviyesini yükseltmektedir. Raloxifen’in östrojene göre iki üstün yönü vardır. Birincisi rahim zarında kalınlaÅŸma yapmayarak, ara kanamalarına neden olmaz ve rahim kanseri olma riskini artırmaz. Ä°kincisi Raloxifen kullanan kadınlarda meme kanseri görülme riskini azaltır. Bunların dışında yapılan bazı çalışmalarda kandaki kötü huylu kolesterol seviyesini azaltarak, kalp damar hastalıklarına karşı koruyucu etkisi gösterilmiÅŸtir. Tüm bu özelliklerden dolayı hormon replasman tedavisine uyum saÄŸlayamayan veya uygulanması sakıncalı olan menopoz dönemindeki kadınlar için alternatif bir tedavi seçeneÄŸidir.
Sağlıkta uluslararası standartları belirleyen JCI (Joint Commision International) belgesini açıldığı günden kısa bir süre sonra alarak bölgesinde öncü rol oynayan Özel Medline Adana Hastanesi bu kalite yolculuğuna devam etmektedir. Detaylı bilgi.
0322 455 25 50
444 00 64
@2025 Tüm hakları saklıdır. Web sitemizi ziyaret ettiğinizde sitemizde yer alan kullanım koşullarını incelemiş sayılırsınız.
www.medlinetupbebek.comSayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.